BunuHerkesBilir

Mutlu görünüyor ama mutlu değil,sevecen ama cana yakın değil ne ki bu şimdi yaşadığım telaş.Bilinçleri heyelan görmüş,çocukluktan kalma travmalarımız var,hala uyurken düşüyoruz rüyanın bir yerinde.Kime çok güvenilir,bu kalabalık neden burada,gerçeklerden soyutlanmış bir doğruyu ben ne yapayım,hangisine inanıp’ta seveyim,bana gösterilen dünyanın renklerinden.Güneş hem doğarken hem batarken turuncu bir renge bürünür,ay hep oradayken,yıldızlar neden yoktur gökyüzünde.Gece ortaya çıkan gökkuşağına ne denir acaba ve neden böyle olmak zorunda insan psikolojisi.Ağır kemikler,yorgun kaslar,donmaya yüz tutmuş kanlar,hatırlamakta zorluk çeken tekleyen bir zihin,virüs yemişizdir halbuki yıllar içerisinde bu hayattan.Gözlerimiz,kulaklarımız ve diğer tüm duyu organlarımız gerçeği görmeyelim diye hacklenmiştir.(Sebebi bilinmezlik)Kısıtlı bakıyor,idareli kullanıyoruz duygularımızı,korkularla yaşayan bir toplum olmaktan vazgeçip gelişme göstereceğimize,bizi zayıflatan şeylere yani hüsnü kuruntulara teslim olup,hayallerin gerçek olabileceğini söyleyerek sadece ayak bağı oluyoruz bu topluma.Gerçeği isteyenler yine susuz kalıyor,açlık daha da artıyor yerine konulacak bir şey olmadığında,sevgi ise ekmek kokusu kadar büyük ihtiyaç haline geliyor zamanla.Tecrübelerle katılaşıyor dış gövdesi insanın,yıkılmamak için bir ağaç gibi davranıyoruz,gövdemizi kalınlaştırıyoruz tutunmak için,bu manadaki yerimize.Kilitlenmemek için banyoya girip sıcak suyun altında bekliyorsun,bir kaç dakikalığına da olsa çözülmeye ihtiyacın var.Gövdesi olmasa düşünen kafalarımızın,sevdiğimiz şeyler için kim harekete geçecek,bunları kim hayalden gerçeğe dönüştürecek,bizim için.

Yorum bırakın