sonbahar

Sonbaharın sarı sarı yaprakları İstanbul’un sokaklarında savruluyor,koşuyor dans ediyordu her yere.Hafif bir rüzgar vardı akşamüstü,evlerde pişen yemeklerin,henüz toplanmamış çöplerin,ara ara denizin kokusunu da yaşadığım yere kadar getiriyordu.Martılardan çok,kargalar vardı bu sene,çatılarda hakimiyet kuran.Yine bir çok dert ve bir çok zorluğun yaşanılıp bitmesine az bir süre kala,mutluluğun bana doğru,acının katmanlarından süzülerek yaklaştığını gördüm aralarından.Yüzüme baktı kısa bir süre,ve ne kadar içime kapanık olduğumu anladı,gözlerimi her fırsatta kaçırmamdan.Beni kendine bağlayan hüzün,duvardaki posterden çıkıp gitti öylece.Hani her dinlediğinde o şarkıyı,ya da her izlediğinde o filmi başka bir şey anlarsın ya,bir de hoşuna giden sevdiğin şeyleri yaparken haz alırsın ya hayattan,iki kişilik aşkı tek başına sırtlanırsın ya bir ilişkide,bu benim küçük kalbimin yaşadığı ilk ağrılardan oldu,bırakıp gidenlerin açtığı yara izlerinin geç kapanmasının sebebi de biraz budur.En güzel ikliminde terk ediyordu İstanbul’u  tüm kış boyunca beklemiştik bu güzel güneşli günlerin gelişini.Beyaz tenine yakıştırdığı mavi uzun tek parça elbisesini giymişti o gün.Siyahtan daha siyah olan saçlarına zümrüt yeşili gözlerini dünyanın çirkinliklerinden koruma görevi verilmişti sanki. Yüzünde parlayan ışıkların iyileştirici bir etkisi vardı,bendeki bütün kusurları buldu ve beni onlarla yaşayabilmem için ikna etti,beni daha iyi bir insan haline getirmeye çalıştı,ondan önce soğumuş yabancılaşmış ve katılaşmıştım dünyaya karşı.Beni buldu,beni yaşadı,beni tüketti ve gitti aşk.

BunuHerkesBilir

Bir açıklamam var,kifayetsiz olan kelimelere,rehin alınmış sudan bahanelere,kendine dönüş yolunda yaşamayı anlamlı kılacak,sevgi dolu insanların kendini bu uğurda beklettiği,geç kalınmadan bir çok kalbe ulaşılması gerektiğini bilen insanlarla aramda iki ya da üç durak var.Süzülen düşüncelerden atılan zehir zemberek ideolojilere,arkasındaki oyunu görmeden incelemeden,okumadan sırf tembel olduğun için mi inanacaksın,onların fikirlerine şimdi.Her şeyin içi ya boşaltılıyor ya da gırtlağı sıkılıyor doğrularını söylemesin diye.Her yalnız hisseden insanın,korkusuna hakim,aklına savcı olan,bir gönül mahkemesinde beraatını bekleyen,o gün yüzünde gülücük,üstünde şık bir takım elbisesi olan,tekil suçları için toplumu işaret eden bir savunma çiziyor.O hep aldatılanlara yazıyorum.Çok uzun zaman önce bir masaldan,kardeşlerimle birlikte kaçarken,saklandığımız korku dolu çürümüş kokan,içimize hep seslenirdik usulca.Ama bu kez bağırmayı onu dürtüp uyandırmayı seçtik,içimizde her neredeyse varlığı ona ihtiyacımız vardı.Her gün dirilen bizler,uykusunda gezen ölüler,son diye,bitti diye sevindiğimiz, kapısından geçip gittiğimiz için iyileşip taburcu olduğumuz akıl hastaneleri,doktorları,doçentleri hasta olan herkese verdiğin,bir çok değişik tavsiyeyi.Tecrübe ettim,tahlil ettim kendimce hayat üniversitesinde.Otobüsle akıl hastanesinin önünden geçtim,şimdi ben iyileştim mi ?

BunuHerkesBilir

Mutlu görünüyor ama mutlu değil,sevecen ama cana yakın değil ne ki bu şimdi yaşadığım telaş.Bilinçleri heyelan görmüş,çocukluktan kalma travmalarımız var,hala uyurken düşüyoruz rüyanın bir yerinde.Kime çok güvenilir,bu kalabalık neden burada,gerçeklerden soyutlanmış bir doğruyu ben ne yapayım,hangisine inanıp’ta seveyim,bana gösterilen dünyanın renklerinden.Güneş hem doğarken hem batarken turuncu bir renge bürünür,ay hep oradayken,yıldızlar neden yoktur gökyüzünde.Gece ortaya çıkan gökkuşağına ne denir acaba ve neden böyle olmak zorunda insan psikolojisi.Ağır kemikler,yorgun kaslar,donmaya yüz tutmuş kanlar,hatırlamakta zorluk çeken tekleyen bir zihin,virüs yemişizdir halbuki yıllar içerisinde bu hayattan.Gözlerimiz,kulaklarımız ve diğer tüm duyu organlarımız gerçeği görmeyelim diye hacklenmiştir.(Sebebi bilinmezlik)Kısıtlı bakıyor,idareli kullanıyoruz duygularımızı,korkularla yaşayan bir toplum olmaktan vazgeçip gelişme göstereceğimize,bizi zayıflatan şeylere yani hüsnü kuruntulara teslim olup,hayallerin gerçek olabileceğini söyleyerek sadece ayak bağı oluyoruz bu topluma.Gerçeği isteyenler yine susuz kalıyor,açlık daha da artıyor yerine konulacak bir şey olmadığında,sevgi ise ekmek kokusu kadar büyük ihtiyaç haline geliyor zamanla.Tecrübelerle katılaşıyor dış gövdesi insanın,yıkılmamak için bir ağaç gibi davranıyoruz,gövdemizi kalınlaştırıyoruz tutunmak için,bu manadaki yerimize.Kilitlenmemek için banyoya girip sıcak suyun altında bekliyorsun,bir kaç dakikalığına da olsa çözülmeye ihtiyacın var.Gövdesi olmasa düşünen kafalarımızın,sevdiğimiz şeyler için kim harekete geçecek,bunları kim hayalden gerçeğe dönüştürecek,bizim için.

BunuHerkesBilir

Kimsesizliği rahat bırakın,üstüne giderseniz daha fazla canını yakmış olursunuz.Belki değişir belki değişmezsiniz kendinizi,hiç ve kimsenin yerine.Bir koca demlik çayı tek başıma içerim sonrada bebekler gibi uyurum nedense.Birine aşık olduğum zaman,ölçüm hep kaçar benim.Aşık olmak kalemime güç katıyor,dolup taşıyorum aşka dair,binlerce deli fikirle.Hayatı köşeye sıkıştırıp,emeğine,sevgisine kadar her şeyi çalan insanlardan yoruldum artık.Yalnızlığın şiddetinden kaçamamış,yakalanmış biri adına,vicdan mahkemelerinde kendimi dünyaya savunuyorum.Zayıf olanlara neden merhamet etmezler,endişesini sen taşırken,refah içinde yaşamakla övünenlerden kaçıp,sırra kadem basmış,dik durmada özürlü rolüne bürünen,salyalı uykuları olan,ağlamaklı rüyalar gören,kokusuyla geberten hayata,susamışlık duyuyorum.Işık saçan gülücükleri ateşten mi geliyor,kıblesi mi şaşmış yoksa,beş vakit namaz,eşek yüküyle para ama kimse yardım etmek gelmiyor içlerinden.Kalbi ve kulakları tıkalı geziyor bu hayatta.Zenginlikle cezalandırılmış besbelli,yoksa niye Rabbinin zenginliğinden sana düşen bu büyük parçayı ihtiyacı olanlara gerektiği gibi dağıtmazsın.Konserve kutularla kıyma dağıtalım diyor yıl boyunca,Türk halkı ucuz ve kaliteli et tüketsin asla demiyor.Kendi çıkarlarına uymazsa kimse evet demiyor doğrulara.İnanmıyor bende para olmadığına devletim.Her fırsatta temel ihtiyaçlarımıza saldırıyor vergilerle,zamlarla,.Bin dokuz yüz altmışlardan beri işgal altındayız,bunu da sonradan öğrendim.Ben bir köleyim,zamanın ilerisinde terk edilmiş halde bulunan,içi boşaltılmış zarar görmüş vaziyetteyim,hem çalınmış zamanlarım için ihbarı yapan,sahte tiyatrodaki yapmacıklı sahnelerde ,görünüp,mahsuscuktan olsa da her fırsatta kendi gerçeğini haykıran,kelimelerinizi kendi kelimelerim gibi seviyorum.

BunuHerkesBilir

Başlangıçta;plazma sıvısıyla dolu bir balonun içinde yaşamayı öğrenerek, hemde bunu boğulmadan yaparak,herkesi şaşırtmıştık.Karnı son günlerinde iyice gerilen annenin,derisindeki gözeneklerden içeri süzülen ışıkları,birer yıldız gibi izledik ve hiç şüphesiz inandık artık dünyaya geldiğimize.İnsanın ham maddesi belinden,kemiklerinden,kan ve hücrelerinden,bir su yolu gibi çekildi kürenin içine.Doktorun her türlüsünden daha yetenekli olan bu melekler,yaratım sürecinin en üst seviyedeki işleyişine canla başla ortak oldu.Şimdi makinelerin yardımıyla biraz daha anlaşılır bakıldığında,yakından anne karnındaki bu sürece.Renkleri kırmızı,mavi,sarı,turuncu,yeşil,mor,beyaz ve siyah olarak görünen,hayallerimizde canlandırdığımız gibi çok da büyük gözükmeyen,ama orada çalışırken parlayan melekleri görebilirler.Beni oraya vardığınızda tanıyın diyor son sözlerinde ve uğurluyor,daha anlaşılır olmak adına şimdilik kıyamete kadar sessiz kalmam gerekiyor.Unutmayın bu yolculuğun tasarlanmasındaki amaç,hatalarımızı düzeltmek,kendini her defasında iyileştirmektir sonsuz kere.İyi ve dürüst kılınmış bir yaşam için sunulan seçenekleri elemek,aklınıza gelebilecek her türlü zorlukla mücadeleye girmek ve kendinizle ilgili gizemi çözmek adınadır.Bir gidiş-dönüş bileti var elimizde sırlanmış,zırhlanmış,mühürlenmiş bedenler var.Sen bu yolda ne gördün ? ey insan,sevgiyle yapılmış Rabbinin işlerinden başka.Söyle mutlu oldun mu ? yapıp ettiklerine karşın,sürekli artan ve hiç eksilmesini istemediğin hayatın nimetleri için.Hiç umudu kesildi mi acaba,ya da bir pes etme belirtisi gösterdi mi size karşı,kavuşmanıza mani olacak her şeyden nasıl soyutlanmış ve dikkat kesilmiştiniz halbuki,biraz perdeler kalktığında.Sizi siz olduğunuz için seven biriyle,eşine az rastlanacak,nadide bulunacak bir sevgi türüne doğru kainatta yola çıktınız.Başlangıçta karanlık vardı,evet doğru,ama ışık karanlıktan daha hızlı ulaşıyordu kalplerimize.Bir doğum yaklaşıyordu,sancıları Havva’da gizli,Adem ilk defa baba oluyordu telaşı yüzünden belli.Hep soruyorum hiç söylemiyorsunuz sebebini,burada mutlu,neşeli yaşamak azda olsa değiştirmiş kimliğimizi.Bu eserin tüm çıplaklığıyla sergilenmesi lazım doğum ve ölüm masalında.Annesi onu ilk defa kucağına aldı,önce bir kokladı,sonra uzun uzun baktı yüzüne.Nefesini kesen bir gülümsemeye şahit oldum,sanki gülümsemenin bir kokusu varmış gibi,yüzünde çıkıp tüm odayı cennet kokusuyla sardı.

BunuHerkesBilir

Tıpkı bir büyük ormanın içinde kaybolur gibi aramaya çıktım payıma düşen kaderimi.Islıklar çalarak ilerleyen,peşinden yağmuru getiren rüzgara takıldım çoğu zaman.Beni savurmasına,beni kendimden çok uzaklara atmasına yetecek gücü,kendinde bulmasına yardımcı oldum.Sonra yalan oldum,doğrular medeniyetinin çöküş yıllarına denk geldim ben dünyada,biliyorum.Dilin altına sıkışıp kalmış zor gün tedarikçisi yalanlara,aslında hiç ihtiyacım yokken ortak oldum,yine en çok ben zararlı çıktım aranızda.Hayatta nasıl, yanlış alınan kararların,sonuçlarına katlanmak istemedikleri için,pişman yaşayıp pişman ölenler varsa,kendine dürüst olup doğruyu nasıl söyleyeceğini bilmeyenlere,yaşarken ders çıkardıkları anı hatırlayıp hatırlamadıklarını sordum.Tüm hikayeyi yanlış yerinden dinleyen,dinlese de işin özünü kavrayamayan biri için,kulaklara pas oldum.Bir çınlama sesiyle tüm atmosfere yayılan üzgün haberi,iç kulağımın içinde yaşayan,uykuda yürüdüğünü bildiği için,ölü gibi görünen birinden duydum.Yere düştüğünü görünce üzülmeliyim dediğim insanları,biraz diriltilip kendine güç verildiğinde,bir diğerine tekmeyi atarken gördüm.Bu yanlış.Verilen fırsatları,engin nimetleri,en çok ta zamanı,iyi kullanamayan bizleri gördüm.Kurtulmak için putlara sarılan,kendini diğerinden daha çok kurtulmuş sandığı için yasaklar koyan,bak kutsal kitapta yazanların koruyucusu biziz deyip,eşek yüküyle parayı götürüp,sonrada bir kuruşunu halkıyla paylaşmamak için direten,şe….. tapan ayak takımıyla,biz bu savaşı yıllardır halk olarak zaten veriyoruz.Cennet sevmediğiniz şeylerle çevrilidir lafını iyice ezberleyin.Kuklaları izlemeye bayılırım,çünkü üzülürüm suretindeki kötülüğe zincire vurulmuş insanı görmekten.Çöpten ekmeğini çıkaran insanı,çöpçüsü,simitçisi,kağıt toplamaya çıkanı,dilencilik yapanı,zorda kalanı,yetimi,düşkünü,dul kadını,evsizi,açları,şehitleri,düşmanı çok olan bir ülkeyiz.Herkes köşe bucak kaçtı,bankadaki paracıkları yiyemeden ölmemek için.Unutmayın kahramanlar her zaman halktan çıkar bunu da iyice ezberleyin.Bizimde bir vatanımız var işte,onu çok sevmekten başka iyi bir alışkanlığımızda yok aslında ulus olarak,Allah istemedikçe,hep bizde kalacak,bu güzel ülke

BunuHerkesBilir

Nefes almak çok zorlaşıyor,kaşlarımın arasına biriken stres,omuzlarımı düşük gösteren bir ceket gibi,bana hiç yakışmıyor.Bu yaşananlara bir açıklama getirmek istiyorum,ya hepimiz kafayı üşüteli çok olmuş,ya da bunlar sahici rüyalarımız bizim.Bir tek rol yapması kalmış,normalmiş hani bu yaşananlar,gibi gibi.Gülümseyen bir bebekle göz teması kuruyorum sokakta,annesinin sırtı bana dönük,hızlı adımlarıyla bir yerlere yetişmeye çalışıyor,belli telaşından.Bana gözleriyle selam veriyor bebek,başını bir aşağı bir yukarı sallıyor ve belki birazda göz kırpıyor.Karşılıklı gülüyoruz,ellerini bana doğru uzatıyor,ama olmuyor,hep kapı duvar diğer insanlarla aramız.Hep yıkılan gönül geçitlerine sıkışıp kalıyorum,senden öncekiler sevginin henüz bu türlüsünü bilmiyor,acıkıyorum çok sevince ben.Hayır kiloda almıyorum ki,beynim bütün enerjimi sömürüyor,biraz rahatlayabilmek için uzun bir yürüyüşe ihtiyacım oluyor genelde.Zihnimde yeni yerler açabilmem,derin nefeslerin düzenli oluşuna ve kararlı kalışına bağlı,ilgisini kaybetmeyen insan.Sevginin,aşkın tüm gerçekçiliği,sorumluluklarda gizli oluyor.Tünelin sonundaki aşk,dünyanın ışıklarını uzanıp açtığımız bir düğme gibi,hayali bile güzel gelen lezzet biliyorum.Zor seviyorum,cesur davranıyorum,açıklamaya çalışıyorum üstünkörü sevince kaçırılan gizleri,şu hayat ne tuhaf bir kelime,yan yana getirsem delice sevsem,yinede yaranılmıyor.

BunuHerkesBilir

Her güzel işin,her güzel davranışın,her güzel bakışın,her güzel sevişin bende bir ritüeli vardır.Bu davranış biçimi,doğal olmayan herhangi bir şeyi alıp değiştirebilir,ona yön verebilir,hatta işi abartıp,tüm olayı kişiselleştirebilir eğer isterse.Sevgiye ne kadar kıymet veriyorsunuz ? bilmem ama,birine ne kadar değer biçtiğiniz,size kalmıştır.Yok mu münasebetsizler bu dünyada,yok mu dünyayı zehir eden anlayış,yok mu canavar olmuş paragöz insanlar etrafınızda.Hep kafanı çevir,görmemezlikten gel,çıldırana kadar,son güne kadar kaç,sana iyi gelmeyenden,başka işlerle ilgilen,güzel şeylerin kıymetini bilenlerden,değerli kılanlardan ol,yaşarken.Sen sana yakışanı yap,kendin olmak adına toplumun içinde çırpınma,iki kötürüm bacak kadar halsiz kuvvetsiz kalırsın bir gün.O an çabuk gelir,ayağına kadar gidip iyi niyet sergilediğin insanlar,bencil bir orduya hizmet etmek için,gerekli tüm vasıfları kendilerinde toplamışlardır.Vaziyet budur kanımca,canımın istediği,canımın çektiği bir parça huzur,bir dağın zirvesine düşen kar tanesi,ama öncesinde yağmur.Güçlü bir rüzgarın verdiği dersi fazlasıyla önemseyen,öğrenmesi gereken zamandan,anlaması biraz daha uzun süren,dünyadaki bazı tür kışkırtmaları,susup sinesine çekenlerden oldu,bu ezilenler.Hem kendini hem bu gezegeni sevenlerden esirgeme güzel düşüncelerini.Fazladan atılmış iyi niyetli bir adıma.Dış dünyada çıkarlarına uygun düşmemesi halinde,dost edinemeyen yalancılara.Yürürken gördüğü karıncayı veya bir canlıyı ezmemek için kullanılan fazladan bir adıma.Flash’ın koşabildiğini keşfetmesi gibi,bana bir bakış açısı sundu kader.Allah’ın yarattığı her ayrıntı,bir sanat eseri deposuna dönüştü benim gözümde.Bu dünyada ben karıncadan bile üstün sayılmam,bunları düşünüp, yazdığım ve buna inandığım için.